Son genel seçimde 2 milletvekili ile KKTC Cumhuriyet Meclisi’ne giren ve hükümet ortağı olan Yeniden Doğuş Partisi lideri KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı da bakanlıkta Türkiye’den gelen gazetecilerle bir araya geldi.
Arıklı, KKTC’nin milli havayolu eksikliğinin turizm ülkesi için büyük bir handikap olduğuna dikkati çekerek göreve geldiğinde Türkiye’deki tüm havayolu firmalarıyla iletişime geçtiğini, Rusya merkezli büyük tur operatörü Aneks’in sürece olumlu yaklaştığını söyledi.
Aneks’in KKTC’de şirket kurduğunu ancak “statükonun buna izin vermediğini” dile getiren Arıklı, “10–15 yıldır kimsenin kuramadığı bir havayolu şirketini bizim kurmamız bazılarını siyasi olarak rahatsız edecekti. Bu nedenle engellendi. Ama mutlaka bir havayolu şirketi kurmamız gerekiyor ve kuracağız. Çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
“KABLO ELEKTRİK HEM İHTİYAÇ HEM GELİR KAYNAĞI”
Enerji projelerine ilişkin de açıklamalarda bulunan Arıklı, ada ülkelerinin su ve elektrik konusunda mutlaka ana karaya bağlanmak istediğini belirterek, Güney Kıbrıs’ın yıllardır yürüttüğü EuroAsia projesine rağmen başarı sağlayamadığını söyledi. KKTC’nin yılda 2 bin 400 saat güneş enerjisinden faydalanabildiğini vurgulayan Arıklı, mevcut iletim hatlarının yenilenmesiyle her evin çatısına güneş paneli kurulabileceğini ifade etti.
Kablo elektriğin sadece Türkiye’den enerji getirmek anlamına gelmediğini belirten Arıklı, “Güneşten elde edeceğimiz fazla enerjiyi Türkiye’ye satabileceğiz. Ben bakanlığın 6 kW’lık ihtiyacına karşılık 15 kW panel kursam, fazla elektriği şebeke üzerinden Türkiye’ye satacağım. Üstüne para kazanacağız. 800 megawatt’lık kablo gelecek. Bunun 400 megawatt’ı KKTC’ye elektrik sağlayacak, 400 megawatt’ı da bizim Türkiye’ye satmamız için kullanılacak” diye konuştu.
“GÜNEY KIBRIS İLE ENERJİ TİCARETİ MÜMKÜN”
KKTC ile Güney Kıbrıs’ın hâlihazırda iki noktadan birbirine bağlı olduğunu belirten Arıklı, iki tarafın enerji ihtiyacına göre karşılıklı elektrik alıp verdiğini söyledi. Avrupa Birliği temsilcileriyle görüşmelerde, Yunanistan enerjisinin kuzey üzerinden güneye aktarılmasının “güven artırıcı önlem” olarak sunulabileceğini ilettiğini aktaran Arıklı, Güney Kıbrıs’ın buna direndiğini kaydetti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim sonrası yaptığı “KKTC 82’nci vilayet olsun” çağrısına da değinen Arıklı, söz konusu çıkışı “mesaj niteliğinde” bir değerlendirme olarak gördüğünü belirterek, “Hukuken de siyaseten de bunun konuşulması bile absürttür. Sayın Bahçeli bunu bize değil, başka yerlere mesaj vermek için söyledi diye düşünüyorum” dedi.
“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN ALTINI DOLDURAMADIK”
Ada’da iki devletli çözüm politikasının ortaya konulduğunda gerekli detayların hazırlanmadığını belirten Arıklı, 1998–1999 döneminde Türkiye ile KKTC arasında gündeme gelen konfederasyon sürecini hatırlatarak, bugünkü yaklaşımın benzer bir eksiklik taşıdığını söyledi. “Bu politikanın altı maalesef yeterince doldurulamadı” diyen Arıklı, Rum tarafında ise “Kıbrıs Türk toplumunun zamanla devletten vazgeçeceği” yönünde bir algı oluştuğunu ve 2017 Crans Montana görüşmelerinin ardından bu beklentinin güçlendiğini dile getirdi.
“YOLSUZLUKLA MÜCADELE VAADİ ANAYASAL OLARAK MÜMKÜN DEĞİL”
Arıklı’ya son dönemde kara para ve yasa dışı faaliyet iddialarının toplumda rahatsızlık yarattığı ve bunun cumhurbaşkanlığı seçiminde seçmen davranışını etkileyip etkilemediği soruldu. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerine işaret eden Arıklı, “Cumhurbaşkanlığı sembolik bir makamdır. Anayasa gereği icraat üzerinde etkisi yoktur. Türkiye’deki eski sistem gibi: Yasaları ya onaylar ya geri çevirir. İkinci kez gelince onaylamak zorundadır. ‘Ben yolsuzlukların üzerine gideceğim, kara para ile mücadele edeceğim’ şeklinde propaganda yapma imkânı yoktur, zaten olamaz” diye konuştu.
Seçmenin temel motivasyonunun hükümete tepki olduğunu vurgulayan Arıklı, “Halk ‘gelsin yolsuzlukları temizlesin’ diye bir Cumhurbaşkanı seçmedi. Mesajlarını cumhurbaşkanlığı seçiminde değil, önümüzdeki genel seçimlerde verecekler” dedi.
“BİZ 1,5 YILDIR ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI YAPIYORUZ”
Bir gazetecinin “Seçim ne zaman olacak” sorusunu yanıtlayan Arıklı, “Biz 1,5 yıldır erken seçim çağrısı yapıyoruz. Taşların yerine oturması için bir an önce sandığa gidilmesi şarttır” dedi. Mevcut hükümetin KKTC tarihinin en uzun ömürlü hükümeti olduğuna dikkat çeken Arıklı, “4 yılı doldurdu. Bizden önce hiçbir hükümet bu kadar uzun sürmedi. Bu durum aslında siyasi istikrarsızlığı da gösteriyor” ifadesini kullandı.
“ERKEN SEÇİM İÇİN UYGUN TARİH NİSAN–MAYIS”
Arıklı, Yeniden Doğuş Partisi olarak erken seçim talep ettiklerini ancak bunun “hemen” olması gerekmediğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın yüksek oy oranına dikkat çekerek, “Bu ortamda hemen erken seçime gitmek sağ partilere darbe olur. Biz Nisan sonu–Mayıs ortası diyoruz. Ortaklarımız eylülü işaret ediyor. Eylülde olmaması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Erken seçim için muhalefete de çağrı yapan ve meclisten çekilmenin hükümeti seçim kararı almaya zorlayabilecek tek yol olduğunu savunan Arıklı, “Muhalefete defalarca söyledim. ‘Erken seçim istiyorsanız meclisten çekilin, birlikte istifa edelim.’ Ben istifa dilekçemi bile yazdım. Yoksa kürsüyü işgal ederek bir yere varamazsınız” dedi.
Arıklı, Ankara’nın olası erken seçime yaklaşımını, devam eden projeleri ve hükümet–Cumhurbaşkanı ilişkilerini değerlendirdi. Arıklı, Türkiye’nin KKTC’de yürütülen kritik projeler nedeniyle erken seçime sıcak bakmadığını söyledi.
Arıklı, parlamenter sistemin artık ülkeyi taşıyamadığını savunarak, şunları kaydetti:
“Bu sistemle yol almamız mümkün değil. Başkanlık sistemine geçmemiz gerekiyor. Türkiye’deki model akla geliyor ama bizim başkanlık sistemine dair tecrübemiz daha eski. 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti bu sisteme göre kurulmuştu ve güneyde hâlâ uygulanıyor. Biz de 1974 sonrası otonom ve federal dönemlerde başkanlık sistemiyle yönetildik ve gayet iyi işledi.
1983’te parlamenter sisteme geçilmesi tarihi bir hatadır. Güney’de başkanlık sistemi tıkır tıkır işliyor; 7’nci devlet başkanını seçtiler. Bizde ise 51 yılda 52 hükümet değişti. Ortalama 11 ay ömürlü hükümetlerle istikrar sağlamak imkansız.”
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE DESTEK VAR AMA ANAYASA ENGEL”
Arıklı, Demokrat Parti (DP), Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) prensipte başkanlık sistemine karşı olmadığını ancak ciddi bir anayasa değişikliği gerektiğini söyledi. “Toplum anayasa değişikliğinde statükocudur” diyen Arıklı, 2020’de yalnızca yargıç sayısını artırmaya yönelik basit bir değişikliğin bile reddedildiğini hatırlattı.
“YARGIÇ SAYISININ BİLE ANAYASA’DA OLMASI TUHAF”
“Bu halk neden anayasa değişikliğine direniyor” sorusuna Arıklı, KKTC Anayasası’nın yapılış sürecine işaret ederek, “Anayasamız maalesef bazı ünlü Türkiye’li anayasa profesörlerinin bize hediyesi. İsveç tipi, sosyal demokrat bir model yaratma düşüncesiyle hazırlandı. Yargıç sayısının bile Anayasa’da olması tuhaf. Yargıç sayısını artırmak bile anayasa değişikliği gerektiriyor” dedi.
Arıklı, 2020’deki referandumun reddedilmesinin nedeninin siyasi atmosfer olduğunu belirterek, su boru hattındaki arıza sonrası yapılan açılışın muhalefet tarafından “seçim yasaklarına aykırı” bulunmasının toplumda tepki oluşturduğunu söyledi.
“YARGI REFORMU İÇİN REFERANDUM ŞART”
Yargının ağır işlediğini belirten Arıklı, istinaf ve alt mahkemelerin kurulmasıyla yargıç sayısının artırılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Yüksek Mahkeme Başkanı’nın Bakanlar Kurulu’na sunum yaptığını belirten Arıklı, “Bu reformu mutlaka yapmamız lazım. Ama bize, diğer seçimlerle birleştirmeyin, referandumda reformu biz savunalım dediler. Haklılar. Biz de gereken desteği vereceğiz” diye konuştu.
SANAL BET TARTIŞMASI: “YANLIŞ ANLAŞILMA”
Kamuoyunda tartışma yaratan “kazinoların sanala açılması” iddialarına da değinen Arıklı, konunun art niyet içermediğini ifade ederek, “Bakanlar Kurulu’na gelen ilk önerge kameralarla ilgiliydi. Düzenlemenin sanal beti de kapsadığını fark edince hemen kaldırdık. Suistimal yok, izin verilmedi. Türkiye ile MASAK uyumu bizim için çok önemli” dedi.
“YÜKSEKÖĞRETİM VE TURİZM ALARM VERİYOR; YENİ AÇILIM ŞART”
KKTC ekonomisinin iki ana ayağı olan yükseköğretim ve turizmin zor bir dönemden geçtiğini söyleyen Arıklı, Türkiye’de hızla artan üniversite sayısı nedeniyle öğrenci çekmenin zorlaştığını belirtti. Arıklı, “Öğrenci sayısı azalıyor, üçüncü ülke öğrencileri gelmiyor. Rum tarafı ekonomik kampanya yürütüyor. Turizmde de ulaşım maliyetleri nedeniyle hedeflediğimiz seviyeye ulaşamıyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE MUHALEFETİN PROJELERİ DURDURMA EĞİLİMİNE SICAK BAKMIYOR”
Arıklı, Türkiye’nin KKTC’deki bazı projelere yönelik muhalefet tepkisini “sürekli karşı çıkma refleksi” olarak nitelendirdi. Su temini, kablo elektrik hattı ve Ercan Havalimanı gibi projelerde muhalefetin tutumunu eleştiren Arıklı, “Kuzey Kıbrıs’ı güçlendirecek tüm projelere prensip olarak karşı çıkan bir muhalefet var. Türkiye de buna sıcak bakmıyor” ifadelerini kullandı. Su temini projesinin muhalefet nedeniyle yarım kaldığını hatırlatan Arıklı, asbestli ve paslı içme suyu hatlarının değişmesi gerektiğini, ancak bu adımın engellendiğini söyledi.
“CUMHURBAŞKANIYLA UYUM TAM DEĞİL”
Ankara ile hükümet arasındaki uyum sorusuna değinen Arıklı, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’la tam bir paralellik olmadığını söyledi. Mağusa’da açılması planlanan İlahiyat Koleji örneğini verdi ve “Türkiye’nin çok önemsediği bir protokoldü. Uyum yasasını yaptık. Ancak Sayın Erhürman bunu Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Bana göre doğru olmadı” dedi.
“İLAHİYAT OKULUNDA İHTİYAÇ VAR; İDEOLOJİK GEREKÇELERLE ERTELENMEMELİ”
İlahiyat eğitimi alan öğrencilerin Mağusa ve İskele’den Lefkoşa’ya her gün dört saat yol çektiğini belirten Arıklı, ihtiyacın açık olduğunu vurgulayarak, “Hiç kimseyi zorla o okullara göndermiyoruz. Aile talebi var. İhtiyacı belirlemek için bölgeyle konuşmak yeterliydi” ifadesini kaydetti.
“BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDA GÜNEY DAHA ÖZGÜRLÜKÇÜ”
Arıklı, geçmişte yaşanan başörtüsü tartışmalarına atıfta bulunarak, Güney Kıbrıs’ın bu konuda KKTC’den daha özgürlükçü bir tutum aldığını söyledi. Arıklı, “Güney’de başörtülü öğrenciye yapılan haksız muamele nedeniyle müdür görevden alındı, öğrenciye özür dilendi. Bizde ise sendikalar kapıları zincirledi. Bu kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.
MUHALEFETE TEPKİ: “PROJELERİ İDEOLOJİK GEREKÇELERLE ENGELLİYORLAR”
Arıklı, büyük projelere muhalefetin karşı çıkışını “ideolojik” ve “yanlış bilgilendirme” olarak niteled. Arıklı, “Su projesine, elektrik kablosuna, Ercan Havalimanı’na, şimdi de fiber projeye karşı çıktılar. Su getirilmesine bile karşıydılar. Asbestli borulardan su içiyoruz hâlâ. Muhalefet tüm stratejik projelere prensip olarak karşı” dedi.
BİLAL ERDOĞAN’IN ZİYARETİ: “TUFAN HOCA TELKİNE AÇIK DEĞİLDİR”
“Bilal Erdoğan’ın ziyaretinde bu konular konuşulmuş olabileceğini sanmıyorum. Tufan Hoca bu tür telkinlere açık değildir” diyen Arıklı, “Muhalefetin ihale kaygısı anlamsız; Türkiye’nin iç işine karışamayız” şeklinde konuştu. Arıklı, muhalefetin “projelerin ihalesiz Türk şirketlerine verildiği” yönündeki iddialarını reddetti. Arıklı, “Türkiye bana yol yapıyor. Bu Türkiye’nin kendi bütçesi, kendi tercihi. Benim tek pencerem Türkiye. Bütçemin yüzde 92’si maaşa gidiyor. İhale tartışması yapmak bize düşmez” diye konuştu.
NÜFUS TARTIŞMASI: “PROJEKSİYON 480 BİN GÖSTERİYOR; MUHALEFET İDEOLOJİK DAVRANIYOR”
Nüfus sayımına ilişkin tartışmaları da değerlendiren Arıklı, muhalefetin “kontrolsüz nüfus artışı” iddiasını “siyasi propaganda” olduğunu savundu. Arıklı, “Dünyada kimse kapı kapı dolaşarak sayım yapmıyor. Bizim projeksiyonumuz 480 bin. Ama muhalefet ısrarla ‘1 milyon’ diyor. Çünkü tezleri şu: ‘Türkiye buraya nüfus taşıyor.’ Bu siyasi bir şablon” dedi.
YABANCILARA MÜLK SATIŞI: “İSRAİL İDDİALARI MANİPÜLASYONDU, PANİKLE YANLIŞ YASA GEÇİRDİK”
KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı ve Yeniden Doğuş Partisi (YRP) Genel Başkanı Erhan Arıklı, yabancıların mülk alımı konusunda özellikle “İsrailliler toprak alıyor” iddialarının “manipülasyon” olduğunu söyledi. Arıklı, şunları kaydetti:
“10 yılda satılan 30 bin dairenin 22 bin 500’ü TC vatandaşlarına. İsrailli sayısı 230. Ama Türkiye’deki medya bunu köpürttü, baskı geldi, biz de yanlış bir yasa geçirdik. Ekonomi allak bullak oldu. Yabancıların çoklu daire alımına getirilen sınırlama daha sonra kaldırıldı. Tatil evi yasasıyla düzeltme yaptık ama güven sarsıldı.”