1980’lerin sonunda inşasına başlanan Metropol, 52 katı ve 175 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin ilk gökdeleni olarak planlandı. 27 Haziran 1987’de temeli atılan proje, dönemin en modern teknolojileriyle donatılmış “akıllı bina” olarak tanıtıldı. Her katta 1.255 metrekare alanı bulunan yapı, deprem anında 8 santimetre salınım yapacak şekilde tasarlanmıştı.
MERSİN’E DEĞER KATACAK TİCARET MERKEZİ HAYALİ
Metropol’ün sadece bir gökdelen değil, aynı zamanda 5 çarşı ve 1.100 dükkandan oluşan dev bir ticaret kompleksi olması hedefleniyordu. Bankalar, sigorta şirketleri, ithalat-ihracat ofisleri, oteller ve mağazalarla Mersin’in kalbinde ticaretin yeni adresi olacağı düşünülüyordu. 5 yıldızlı otel, konferans salonları ve modern ofis alanlarıyla kentin prestij projesi olarak pazarlanıyordu.
AÇILIŞ COŞKUSU VE UMUTLAR
20 Nisan 1992’de büyük bir törenle açılan Metropol, balonlar, bayraklar ve törenlerle Mersinlilere tanıtıldı. Otelin ve çarşıların açılmasıyla bölgenin hareketlenmesi bekleniyordu. Hatta Mersin Üniversitesi’nin bazı bölümlerinin binaya taşınması, bölgedeki ticarete ivme kazandıracak önemli bir adım olarak görülmüştü.
GERÇEKLEŞMEYEN BEKLENTİLER
Ne var ki 1990’ların başındaki Körfez Savaşı ve ekonomik dalgalanmalar, beklenen ticari hareketliliği engelledi. Otel markaları sık sık değişti; Ramada’dan Radisson Blu’ya, oradan başka işletmelere geçti. Ofisler ve mağazalar tam kapasiteyle kullanılamadı. Zamanla çarşı bölgesi bakımsızlaştı, güvenlik endişeleri arttı ve Metropol, “gidilmeyen yer” algısıyla anılmaya başladı.
DEV YAPININ BUGÜNKÜ DURUMU
Yıllar içinde otel işletmecileri değişse de bina hâlâ “Metropol” adıyla anılıyor. Mersin’in her köşesinden görülebilen bu dev yapı, zaman zaman farklı amaçlarla da kullanıldı. 2015’te Greenpeace aktivistlerinin nükleer karşıtı pankart asması, binanın dikkat çekici yüksekliğinin bir başka şekilde gündeme gelmesine neden oldu.
YENİDEN CANLANDIRMAK MÜMKÜN MÜ?
Metropol’ün hikâyesi, Türkiye’de tamamlanmış ama potansiyelini gerçekleştiremeyen büyük projelerin sembollerinden biri. Uzmanlar, böyle yapıların yıkılmak yerine yeniden değerlendirilerek şehre kazandırılması gerektiğini savunuyor. Doğru bir planlama ve güçlü bir vizyonla, Metropol’ün Mersin için yeniden değer üreten bir simgeye dönüşmesi hâlâ mümkün.