150 milyar dolarlık pazarın yalanı… ‘Etik çikolata’ masalı

Politico Europe’ta yayımlanan analize göre, dünya kakao üretiminin büyük bölümünü yapan Batı Afrika’da 1,5 milyondan fazla çocuk hâlâ tehlikeli koşullarda çalışıyor.

Fildişi Sahili ve Gana’daki tarlalarda beş yaşındaki çocukların pala ile kakao kırdığı, ağır çuvallar taşıdığı ve hiçbir koruyucu ekipman olmadan böcek ilacı sıktığı anlatılıyor. Çocukların önemli bir bölümü Burkina Faso ve Mali’den kaçırılarak bu tarlalara getiriliyor; çoğu gün ışığını göremeyen barakalarda yaşıyor, okula hiç gitmiyor.

‘ETİK ÇİKOLATA’ BİR ALDATMACA MI

Sektörün yıllardır “adil ticaret”, “sürdürülebilir üretim” ve “çocuk işçiliği içermez” vaadiyle sattığı çikolataların çoğu, hâlâ sömürü zincirlerinden kopabilmiş değil.

Chicago Üniversitesi’nin verileri, tehlikeli çocuk işçiliğinin 2008’den 2019’a arttığını gösteriyor. Reuters muhabiri Ange Aboa ise bu sertifikasyon etiketlerini “yüzyılın en büyük dolandırıcılığı” olarak tanımlıyor. Şirketler hala aynı çerçevede ilerlerken, çocuk işçiliğini bitirme hedefleri yıllardır erteleniyor ve verilen sözler rafa kalkıyor.

ZENGİN ŞİRKETLER, YOKSUL ÇİFTÇİLER

Çikolata sektörünün yıllık 150 milyar doları bulan küresel pazarına rağmen, kakaoyu üreten çiftçiler günde bir dolardan az kazanıyor. Bir çikolata barının değerinin yalnızca yüzde altısı üreticiye gidiyor; oysa 1970’lerde bu pay yüzde 50’nin üzerindeydi. Böyle bir düzende etik sorumluluğun yalnızca çikolata şirketlerine değil, onlara yatırım yapan fonlara da yayıldığı belirtiliyor. Norveç Varlık Fonu gibi dev yatırımcıların Nestlé, Hershey ve Mondelez gibi kakao devlerinde hissedar olması, sömürüyü ayakta tutan finansal yapının nasıl işlediğini gösteriyor.

ORMANLAR DA KAYBEDİLİYOR

Fildişi Sahili, bağımsızlığından bu yana ormanlarının yüzde 90’ını kakao tarımı nedeniyle kaybetti. Şirketlerin ormansızlaşmayı durdurma sözlerine rağmen, 2024 verileri orman kaybının yeniden hızlandığını gösteriyor. Ekonomik baskı altında yaşayan çiftçiler, verim azaldıkça ormanın daha derinlerine yöneliyor ve bu döngü hem çevreyi hem de kakao üretiminin geleceğini tehdit ediyor.

DEĞİŞİM İÇİN GERÇEK HESAP VEREBİLİRLİK

Analizde, çözümün “etik çikolata” etiketleri satın almak değil, bağlayıcı uluslararası kurallar ve devletlerin zorlayıcı yaptırımları olduğu vurgulanıyor. Cacao for Change adlı sivil girişim de tam bu noktada öne çıkıyor; çünkü örgüt, çocuk işçiliğini bitirmeyi ve kakao üreticisinin geçinebileceği bir fiyatı garanti altına almayı savunan uluslararası baskı hareketlerinden biri olarak çalışıyor. Kurucusu Fernando Morales-de la Cruz’un sözleri durumu özetliyor:

“Avrupa insan haklarını savunduğunu iddia ederken, çocuk emeğiyle üretilen çikolatadan kâr etmeye devam edemez.”

TATLI BİR ÜRÜN, ACI BİR HİKAYE

Politico’nun analizinin gösterdiği tablo net: Tatlılığın ardında büyük bir acı var. Çikolata üretimi hâlâ çocuk işçiliğine, sömürüye ve ormansızlaştırmaya dayanıyor. Şirketler, fonlar ve hükümetler gerçek anlamda hesap verebilirlik sağlayana kadar, her çikolata barı dünyadaki en yoksul çocukların ödenmemiş emeğini taşımaya devam edecek.